Günümüzde İktisadi konulara İslam Ekonomisi çerçevesinden yaklaşım nasıl olmalıdır?

Günümüzde İktisadi konulara İslam Ekonomisi çerçevesinden yaklaşım nasıl olmalıdır? İslam Ekonomisi” Üzerine Bazı Değerlendirmeler

 Müslümanlar olarak İslam'ın taleplerine uygun bir ekonomik yapının koordinatlarını tespit etmek için kat etmemiz gereken çok büyük bir mesafe var. Diyanet teşkilatı başta olmak üzere üniversiteler, araştırma kuruluşları ve özel sektörün bu yöndeki faaliyetlere ağırlık vermesi, ilim dünyasının sahada olan uygulamacılar ile daha sık bir araya gelmesi gerekir.

 İslam ekonomisi ve finansı alanı, başta İslam hukukçuları olmak üzere ilahiyat camiasının daha fazla ilgi göstermesi gereken bir alan. Zira bu alanda yetişmiş insan son derece az. Klasik fıkhın muamelat konularını bilenler çağdaş işlemleri bilmiyor. Çağdaş işlemleri bilenler klasik fıkhı bilmiyor. İktisat bilenlerin çoğunluğunun fıkıh alt yapısı yok. Fıkıh bilenlerinin çoğunluğunun iktisat alt yapısı yok. Bu eksikliği giderecek çalışmalara yönelinmesi şart.

 Fıkıhçılar ile iktisatçıların işbirliği ve eşgüdüm içinde daha fazla çalışmasına ihtiyaç var. Böylece her bir alanın uzmanlık gerektiren hususları işin uzmanından alınacak, ortak akıl, sorunların çözülmesine katkı sunacaktır. 

 Dünyaya hâkim olan mevcut kapitalist sistem, gerek ülkeler gerekse fertler bazında "bir avuç mutlu azınlık" dışında geniş insanlık âilesine huzursuzluk, gözyaşı, sömürü dışında bir şey kazandırmadı. İslamî değerlere dayalı adaletli bir ekonomik yapı sadece müslümanların değil bütün dünyanın rahat nefes almasına yardımcı olacaktır. 

 İslamın ekonomik nizamını onun inanç, ahlak ve diğer yönlerinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Dünyanın en mükemmel sistemi de olsa o sistemi yürütecek olan insandır. İnsan inanç ve ahlak bakımından iyi eğitilmiş değilse sistemin mükemmelliği bir işe yaramayacaktır. Dünyanın en pahalı, lüks, konforlu arabasını kötü şoföre verdiğinizde o şoför bu arabayı kullanamayacaktır. İslamın ekonomiye ilişkin hükümlerinin tam anlamıyla yerleşik olmadığı bir yapıda faiz başta olmak üzere İslam'ın ekonomi alanına ilişkin diğer yasaklarına bulaşmadan bir hayat sürmek bir anlamda çamurlu sokakta yürürken üzerine çamur sıçratmamaya çalışma gibi dikkatli yürümeyi gerektirmektedir. 

 Müslümanlar olarak dünyadaki mevcut ekonomik sisteme alternatif bir yapı geliştirirken mevcut uygulamaları öyle veya böyle (isim değiştirerek) benimseme ve meşrulaştırma gibi bir yola gitmek bir anlamda müslümanların iddialarından vazgeçmesi ve mevcut sisteme teslim olması demektir. Bununla birlikte reel zorunlulukları görmezden gelip uygulanabilirliği olmayan çözümler ileri sürmek de ütopyacılık olur. Bu durumda şu iki aşırı uç arasında bir denge kurmak zorundayız: Reelin baskısına teslim olmak ya da gerçekleşme imkânı olmayan ütopik reçeteler sunmak.

 Ekonomi alanında kafalarımız hâlâ karışık. Bir konuda doğru fıkhî hüküm vermemize engel olan bazı durumlar söz konusu:

a) İslam'ın mâlî konular başta olmak üzere muamelata ilişkin hükümlerinin yaklaşık iki asırdır güncellenmemiş olması.

b) Mevcut ekonomik uygulamaları yeterince bilmemek, anlayamamak. 

 Günümüzde katılım bankaları başta olmak üzere İslamî hükümlere riayet etmek isteyen malî müesseselerin gerçekleştirdiği uygulamalarda iki şeyi birbirinden ayırt etmek gerekir: "Klasik akitlerimizi güncellemek, çağdaş şartlara cevap verecek hale getirmek" ve "akitlerin yapısını bozarak dejenere etmek" 

 Yapmamız gereken şey, klasik akitlerimizi güncellemek. Ancak bunu yaparken akitlerin temel yapısını bozan, onların genetik kodlarıyla oynayacak işlemlerden uzak durmak gerekir.

 İslam'ın ekonomik alana ilişkin hükümlerini çağdaş şartlara uyarlamak isteyen bütün paydaşların (ilim adamları, müesseseler) ifrat ve tefritten uzak durmaları gerekir. Bu kapsamda çağdaş uygulamaları bir şekilde meşrulaştırmaya çalışmak işin ifrat boyutunu, çağdaş dönemde şartların değiştiğini görmezden gelip klasik literatürde yer alan yapıyı aynen güne taşımaya çalışmak ise işin tefrit boyutunu teşkil etmektedir. İtidal noktayı yakalamak kolay değil ama ifrat ve tefritten uzak durulması gerektiği kesin.

15.04.2025
Prof. Dr. Soner Duman
Kaynak:
Prof. Dr. Soner Duman