Bankaların çıkardığı kartları en temelde “hesap kartı” ve “kredi kartı” olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Hesap kartı ile kişi hesabına para yatırabilir, hesabındaki parayı çekebilir, havale, eft gibi işlemler yapabilir yahut da yaptığı harcamalarda bu kartını kullanarak ödeme yapabilir. Genel olarak söylemek gerekirse bunda faizli bir işlem söz konusu olmadığından dinen herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir.
Kredi kartına gelince; bu kart temelde iki şey için kullanılabilmektedir: 1) Alışveriş yapmak, 2) ATM cihazından para çekmek. Faizli bankalardan alınan kredi kartı ile ATM cihazından para çekmek, faizli kredi almak anlamına geleceğinden bunun caiz olmadığı ittifakla kabul edilmektedir.
Faizli bir bankanın kredi kartını alışveriş yapmak üzere edinmek ve kullanmanın hükmüne gelince burada iki farklı görüş söz konusudur:
1. Görüş: Faizli Bankanın Kredi Kartını Edinmek Ve Kullanmak Haramdır.
Başta İslam Konferansı Örgütüne bağlı İslam Fıkıh Konseyi olmak üzere çoğunluk tarafından benimsenen görüş bu kartları edinme ve kullanmanın haram olduğudur. Bu görüşün temel gerekçesi şudur: Bu kartı almak için yapılan anlaşmada ATM cihazından para çekilmesi veya borcun vadesinde ödenmemesi durumunda faiz ödeme şartı daha baştan kabul edilmektedir. Faiz şartı içeren bir anlaşmayı kabul etmek ise caiz değildir.
2. Görüş: Faize Düşmemek Kaydıyla Kredi Kartı Edinmek Ve Kullanmak Haram Değildir.
Sayıları az da olsa kimileri, faize düşmemek kaydıyla faizli bankaların çıkardığı kredi kartlarını edinmenin ve kullanmanın haram olmadığını belirtirler. Bu görüşün temel gerekçesi şudur:
a. Anlaşmada yer alan şart mülgadır / geçersizdir: Kartı edinmek için imzalanan anlaşmada her ne kadar faiz şartı yer alsa da bu şart mutlak olmayıp ancak ATM cihazından para çekilmesi veya borcun vadesinde ödenmemesi durumuna özgüdür. Bir kimse bu iki durumdan uzak durduğu sürece bu kartı edinmesi ve kullanmasında bir sıkıntı söz konusu olmaz.
b. Örf ve maslahat bu kartları bulundurmayı gerektirmektedir: Günümüzde peşin para ile alınma imkânı bulunmayan mal ve hizmetlerin büyük bir kısmı kredi kartı ile taksitlendirilmektedir. İşyerlerinin büyük bir kısmı faizli bankalarla anlaşma yaptıklarından bu işyerlerinden mal ve hizmet satın alma durumunda ancak ilgili bankaların kredi kartlarına taksit uygulanmaktadır. Alışverişlerin kredi kartı ile yapılması piyasada bir örf haline gelmiştir. Bu kredi kartlarına uygulanan taksitlendirme işlemi insanların maslahatlarına da uygundur. Bu açıdan söz konusu kartları bulundurmak ve kullanmak bir tür ihtiyaç haline gelmiştir.
Değerlendirme
1. Müslümanlar olarak faizin tamamen ortadan kaldırıldığı bir ekonomik model için gayret göstermemiz bir zorunluluktur. Bu noktada başta katılım bankaları olmak üzere bütün kuruluşlar elinden gelen gayreti göstermekle yükümlüdür.
2. Müslüman işyeri sahiplerinin imkân ölçüsünde faizli bankaların POS cihazlarıyla değil de faizsiz işlem yapan katılım bankalarının POS cihazlarını bulundurmaları en doğrusudur. Bu hem kendilerinin kazançlarının temiz ve helal olması, hem de onlardan alışveriş yapacak vatandaşlar açısından şüpheden en uzak olan yoldur.
3. Allah Resûlü’nün (s.a.v.) “sana şüphe veren şeyi bırak, şüphelendirmeyeni esas al” emri gereğince Müslümanlar olarak şüpheli şeylerden uzak durmak ihtiyata en uygun yoldur. Bu sebeple faizli bankaların kredi kartlarını edinmek veya kullanmaktan olabildiğince uzak durmak en uygun davranıştır.
4. Bununla birlikte ATM cihazından para çekmemek ve borçlarını bilerek ödemeyi geciktirmek gibi bir duruma düşmeksizin bir kimse faizli bir bankanın kredi kartını bulundurur veya kullanırsa, sırf bulundurması ve kullanması sebebiyle “faizli işlem yapmış” kabul edilemez. Zira dinde faizin tanımı, şartları bellidir. Bu, olsa olsa “faizli işlem yapan kuruluşa destek olmak” kabilinden bir davranış olması bakımından ele alınmayı gerektiren bir durum olur. Bir kimsenin ihtiyaç duyduğu bir mal ve hizmeti satan kuruluşlar ancak faizli bankaların kartlarıyla işlem yapıyor ve kişi de taksitli olarak o malı başka türlü alma imkânı bulamıyorsa o zaman bu kartları kullanarak o malı alması ihtiyaca binaen kerahetle birlikte caiz olur. Bu “içkili yerden alışveriş yapmak” gibi görülebilir. Yapılan alışverişin kendisinde bir haramlık olmamakla birlikte destek olma bakımından hoş olmayan bir davranış söz konusudur.
5. Müslümanlar, hiçbir zaman şartların dayatması sonucu yapmak zorunda kaldıkları muameleleri benimseme, o şartları içselleştirme durumuna düşmemeli, her zaman dinlerinin emrettiği ideal olan hükme ulaşma yolunda gayret göstermelidirler.
18.04.2025