Altın ile muamelede bulunmaya hususlarda nasıl davranmak gerekir?

1. Altın ile altının değiştirilmesi caiz mi?  2. Altının para karşılığı alım-satımı caiz mi? 3. Altının, altın ya da para dışında bir şey karşılığında satımı caiz mi?  4. Altın borç verilmesi caiz mi?  5. Para borcunun altına endekslenmesi caiz mi? 6. Altının kiralanması ve ödünç verilmesi caiz mi? 7. Hesap kartı veya kredi kartıyla altın alım-satımı caiz mi? 

1. Altın ile altının değiştirilmesi: Altın ile altın değiştirilirken bu değişimin hem eşit hem de peşin olması gerekir. Değişimi yapan taraflardan birinin verdiği altında fazlalık olursa “fazlalık faizi [ribe’l-fadl]” söz konusu olur. Miktarlar eşit olsa bile şayet araya zaman girerse bu durumda da “geciktirme faizi [ribe’n-nesîe]” olur. 

Bunun delili Allah Resûlü'nün (s.a.v.) şu sözüdür: 

"Altını altınla, gümüşü gümüşle, buğdayı buğdayla, arpayı arpayla, hurmayı hurmayla, tuzu tuzla misli misline, eşit bir şekilde ve peşin olarak değiştirin. Karşılıklı değiştirilen mallar farklı sınıflardan olduğunda bu değişim peşin olmak kaydıyla dilediğiniz gibi satın."

Bu değişimde altınların kalitesi, yenilik ve eskiliği dikkate alınmaz. Yine altının külçe veya basılı olması da durumu değiştirmez. Karşılıklı değiştirilen altınların ayarlarının farklı olması durumunda değişimin nasıl olacağı ile ilgili farklı görüşler bulunmaktadır.

Klasik fıkha göre ayarlara bakılmaksızın değişimin eşit miktarda olması gerekir. İslami Finans'ın küresel ölçekteki standart belirleyici kurumu olan AAOIFI'ye göre farklı ayarlardaki altınların değişiminde saf altın miktarlarının eşit olması gerekmektedir.

2. Altının para karşılığı alım-satımı: Altının para karşılığında satımında sarf akdinin kuralları geçerlidir. Buna göre karşılıklı bedellerin akit meclisinde değiştirilmesi gerekir. Bedellerden biri ya da her ikisi teslim edilmezse akit geçersiz olur. Bunun delili Berâ bin Âzib ve Zeyd bin Erkam'ın Buharî'de yer alan şu ifadeleridir: Biz Allah Resûlü zamanında ticaret ile uğraşıyorduk. Allah Resûlü'ne sarf akdi hakkında soru sorduğumuzda bize şöyle dedi: “Eğer sarf elden ele [karşılıklı değişim yoluyla] olursa bunda bir sakınca yoktur. Veresiye olursa uygun olmaz.”

3. Altının, altın ya da para dışında bir şey karşılığında satımı: Altın ya da para dışında bir şey altın ile değiştiriliyorsa bu değişimde bedellerden birisi veresiye olabilir. Mesela altın ile buğday değiştirilebilir, bu değişimde altın ya da buğday veresiye olabilir. Ama her iki bedel de veresiye olamaz. 

4. Altın borç verilmesi: Mislî mahiyette olan altın borç verilebilir. Bu borç geri ödenirken altının miktarı dikkate alınır, bu esnada altının değerindeki artış veya azalma dikkate alınmaz. 

5. Para borcunun altına endekslenmesi: Para olarak verilen borç sonradan altına endekslenemez. Çünkü altına endeksleme halinde geri ödeme durumunda ilk verilenden ya daha fazla ya da daha az ödeme yapılacaktır. Her iki durumda da bir taraf açısından faiz söz konusu olur. Parasının değerini enflasyona karşı korumak isteyen kimse ya altın olarak borç vermeli, ya da borcunu tahsil ederken paranın değerinde meydana gelen erimeyi [enflasyon farkını] almalıdır. Bunu almayı baştan şart koşmanın caiz olup olmadığı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. En doğrusu bunu baştan şart koşmamak ama borç alan kişinin de kendiliğinden bu enflasyon farkını ödemesidir.

6. Altının kiralanması ve ödünç verilmesi: Altını takı olarak kullanmak vb. amaçlarla kiralamak caizdir. Bu durumda kira ücreti peşin olarak ödenebileceği gibi sonra da verilebilir. Takı halindeki altını kullanıp geri vermek üzere ödünç vermek caizdir.

7. Hesap kartı veya kredi kartıyla altın alım-satımı: Kredi kartı veya banka hesap kartı ile altın alıp satma meselesinde şöyle bir ayrım söz konusudur: Kartla satın alınma durumunda para, altını satan kimsenin hesabına anında geçiyorsa bu satım caiz görülür, paranın aktarımı esnasında yaşanabilecek kısa süreli doğal gecikmelere göz yumulabilir. Ama para, altın satıcısının hesabına göz yumulabilecek zamandan daha sonra geçiyorsa o zaman bu sarf akdi kurallarına göre caiz olmaz.

18.04.2025
Prof. Dr. Soner Duman
Kaynak:
Prof. Dr. Soner Duman