Promosyon yerine faizsiz kredi kullanılması caiz midir?

Bir kamu kurumunda çalışıyorum. Kurumum 3 yılık bir süre ile bir faizli bankayla anlaşma imzaladı. Anlaşma uyarınca tüm personele tek seferde 110.000 TL promosyon ödemesi yapılacak, isteyen personel ise kredi notu uygun olmak şartıyla bu promosyonu almadan 400.000 TL tutarında, 12 ay vadeli faizsiz kredi kullanabilecektir. Bu süreçte önce tüm çalışanların hesabına 110.000 TL promosyon yatırılacak, faizsiz krediyi tercih edenlerin hesabındaki bu promosyon tutarı banka tarafından geri çekilerek yerine kredi bakiyesi aktarılacaktır. Bu uygulama, İslam hukuku açısından caiz midir? Özellikle, promosyon yerine faizsiz kredi kullanılması ve önce promosyon yatırılıp sonra geri çekilmesi işlemleri fıkhî açıdan herhangi bir sakınca doğurur mu?

Maaş promosyonu, kamu kurumlarının maaş ödemelerini belirli bir bankaya yönlendirmesi karşılığında, yürürlükte olan mevzuat gereği bankalarca çalışanlara ödenen ek mali menfaatin adıdır. Bu uygulama, maaş ödemelerinin bankalar aracılığıyla yapılmasının zorunlu hale gelmesiyle birlikte ortaya çıkmış, zamanla çeşitli düzenlemelerle hem memurlar hem de emekliler için kalıcı hâle gelmiştir.

Türkiye'de kamu çalışanlarına (memurlara) yönelik banka promosyonları, ilgili hukuki mevzuat çerçevesinde düzenlenmiştir ve kamu çalışanlarının kanuni bir hakkı olarak korunmaktadır. Bu kapsamda promosyon ödemesi, maaş ödemesinden bağımsızdır ve memura peşin ve nakit şekilde yapılmak zorundadır. (Bu husus, konunun fıkhi değerlendirilmesinde kritik noktayı teşkil edecektir.)

Öncelikle promosyon ödemesinin kendisinin fıkhî açıdan farklı değerlendirmelere konu olduğu belirtilmelidir. (Konuyla ilgili görüşler için bkz. Duman, Soner. ‘Banka promosyonu almak caiz mi?’ Ticaret İlmihali. Erişim 29 Eylül 2025. https://ticaretilmihali.com/soru/banka-promosyonu-almak-caiz-mi; Din İşleri Yüksek Kurulu. ‘Banka promosyonu caiz midir?’ Erişim 18 Ağustos 2017. https://kurul.diyanet.gov.tr/soru/banka-promosyonu-caiz-midir/0193c42d-b1f3-74c4-7627-ec8b9359078d). Fıkhî tartışmalarda öne çıkan görüş, kişinin asgari ihtiyaçlarını karşılayabildiği durumlarda, aldığı parayı temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayanlara ulaştırması gerektiği yönündedir.

Promosyon parasının bu tartışmalı niteliği sebebiyle, zaman zaman çeşitli alternatif modeller çözüm önerisi olarak sunulmaktadır. Soruda gündeme gelen uygulama, promosyon ödemesi yerine kamu çalışanına ‘faizsiz kredi’ sunularak sorunun halledildiği izlenimini vermektedir. Ancak dikkatli bir inceleme, bu uygulamanın doğrudan yasaklanmış faiz/ribâ unsuru içerdiğini ortaya koyacaktır. Zira ‘faizsiz’ olarak ifade edilen kredinin tahsisi, çalışanın promosyon parasını bankaya iade etmesi şartına bağlanmaktadır. Uygulamada, memura yasal olarak ödenmesi gereken promosyon önce banka tarafından hesabına yatırılmakta, ardından faizsiz krediyi tercih edenlerden bu tutar geri alınarak karşılığında ‘faizsiz’ kredi kullandırılmaktadır. Görünüşte ‘faizsiz’ olarak sunulan bu kredi, gerçekte promosyon parasının bankaya ‘peşin faiz’ olarak aktarılmasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim soruda belirtilen uygulamada, 400.000 TL tutarında ‘faizsiz’ kredi karşılığında 110.000 TL’lik promosyonun iadesi gerekmektedir. Banka muhasebesi açısından bu meblağın ‘dosya masrafı’ veya ‘komisyon’ gibi bir isimlendirmeyle bankaya kredinin geliri olarak kaydedileceği açıktır. Bu işlem, borç veren bankaya kazanç sağladığından fıkhî açıdan faizli kredi hükmünü almaktadır. İslâm hukuku açısından bu uygulama caiz değildir; zira karz akdinde borç verenin lehine herhangi bir maddi kazanç veya avantajın şart koşulması kesin biçimde yasaktır. Borç alanın aldığı miktardan fazla bir miktar ödemeyi taahhüt etmesi ya da borç verene herhangi bir menfaat sağlaması İslâm hukukunda ribâ sayılarak yasaklanmıştır.

Burada özellikle vurgulanmalıdır ki, promosyon paralarının hükmü tartışmalıyken, promosyon parasının kredi alma karşılığı bankaya bırakılması ribâ yasağı kapsamında açıkça yasaklanmış bir işlemdir. Başka bir ifadeyle, promosyonun bizzat kendisi –tercih edilen görüşe göre– en azından şüpheli kabul edilirken, bu parayı krediye ulaşmanın ‘bedeli’ hâline getirmek, şüpheyi aşarak doğrudan haram bir işleme dönüşmektedir.

Burada aslında paranın hesaba yatırılıp geri çekilmesi ile memurun en baştan faizsiz kredi karşılığında bu hakkından feragat etmesi arasında da bir fark olmayacaktır. Promosyon meselesinden bağımsız olarak genel bir ilke olarak şu kural belirtilmelidir: Herhangi bir alacak hakkından feragat edilmesi karşılığında, karşı tarafın görünüşte ‘faizsiz’ kredi vermesine dayalı tüm uygulamalar, arka planda ribâ yasağını ihlâl ettiğinden kesinlikle meşru değildir.

Söz konusu sorudaki iki seçenekle karşı karşıya kalan kamu çalışanları, faizli bankaların promosyon ödemelerini almalı ve kendi asgari ihtiyaçlarını (varsa kira, elektrik, doğalgaz, gıda, giyim vb.) karşılayabiliyorlarsa, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan kişilere ulaştırmalıdır.

En doğrusunu Allah bilir.

 

Doç. Dr. Necmeddin Güney

Necmettin Erbakan Üniversitesi AK İlahiyat Fakültesi 

İslam Hukuku Anabilim Dalı

 

Not: Soruda ele alınan uygulama doğrudan faiz içerdiğinden, burada faizsizlik iddiasındaki kredilerde sıkça karşılaşılan ve helallik hükmünü ihlal eden diğer boyutlara girilmemiştir. Bu kapsamda başlıca sorunlar şunlardır: krediye bağlı olarak komisyon, dosya parası vb. isimlerle ek mali ödemelerin gündeme gelmesi; sözleşmelerde temerrüt faizinin şart koşulması; zorunlu hayat sigortası veya benzeri ek ürün/hizmet alımlarının şart koşulması; ayrıca finansal okuryazarlığı düşük kesimlerin krediye yönlendirilerek geleceğe yönelik harcamaya alıştırılması. Bu boyutlar, faizli bankaların ‘faizsiz’ kredilerinde sıkça görülen ve dikkatle incelenmesi gereken unsurlardır.

30.09.2025
Doç. Dr. Necmeddin GÜNEY
Kaynak:
Doç. Dr. Necmeddin GÜNEY